AFYONKARAHİSAR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

İnanç Turizmi

Bu turizm çeşidi bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Tarihi geçmişi M.Ö. 3000’li yıllara dayanan Afyon’da, geçmişte yaşanmış medeniyetlerden günümüze ulaşan, kendi türünde nadir,mimarî ve sanat tarihî yönünden değerli açık hava tapınakları, kilise, şapel ve benzeri yapı kalıntıları ile türbe ve camiler bulunmaktadır.

Bu tarihî eserler, İhsaniye ilçesindeki “Ana Tanrıça Kübele” adına yapılmış açık hava tapınakları ve Ayazin Kilisesi ile Merkezdeki Ulu Camii, Gedik Ahmet Paşa (İmaret ) Camii, Türbe (Mevlevî) Camii’dir.

CAMİLER:
Ulu Cami:

Afyonkarahisar’ın en büyük camilerinden birisi olan Ulu Cami, Anadolu Selçukluları devrinde(1272-1277) yıllarında Sahipata Nusrediddün Hasan tarafından yaptırılmıştır. Kendi adı ile anılan mahallede kârgir kalın duvarlar üzerine toprak damlı iken bugün, bakır ile örtülmüş olan çatı beş sırada sekizerden kırk ahşap sütun üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar üzerine konan ahşap sütun başlıkları, sarkıt ve baklava dilimlidir. Başlıklar üzerine konan ahşap atkıların yan yüzeyleri renkli motiflerle işlenmiş ise de, bugün çok az izleri kalmıştır. Doğuya, batıya, kuzeye açılan üç kapısı vardır. Selçuklu tarzı oymalı, iki kanatlı minber kapısı üzerindeki kitabede sureler ile ilk yapım tarihini belirten yazı vardır. Mimarı Emir Hacı Bey’dir. Caminin ilk büyük onarımı M. 1341 yılında Muzafferüddünoğlu Emir Abdullah Bey tarafından yaptırılmış ve doğu cephedeki kapı üzerine bir yazıt konulmuştur.

            Zamanımızda eski biçimi korunarak yeniden onarılan cami, ahşap mimarîsi ve yeşil sırlı tuğlalı baklava dilimi tuğla minaresiyle Selçuklu döneminin eşsiz örneklerinden biridir.

İmaret Cami:

Sadrazam Gedik Ahmet Paşa, 1472’de Mimar Ayaz Ağa’ya yaptırmıştır. Bu yüzden Gedik Ahmet Paşa Camisi adıyla da tanınır. Nakışları Abdüssamedoğlu Hasan’ındır. Camiyi 1795’te Müftüzâde Ahmet restore ettirmiştir. Ters T biçiminde, mevlevihane iki kubbeli plânlıdır. Kuzeydeki son cemaat yeri, 6 yuvarlak sütun, 5 sivri kemerli ve 5 sekizgen kasnaklı kubbeyle örtülüdür. Tek şerefeli minaresi, yivli burma biçimlerle süslüdür. Yivlerin arası lâcivert renkli çinilerle kaplıdır. Mukarnaslı giriş kapısı kalem işlemeli ve mermerdendir. Üzerindeki onarım yazısı 1795 tarihini taşımaktadır. Doğu, batı ve kuzey duvarlarında iki, kıble duvarında üç sıra pencere vardır. T biçimindeki iç mekânı, iki büyük kubbe, iki yanda sıralanan odaları da üçer küçük kubbe örtmektedir. Gedik Ahmet Paşa(İmaret) Külliyesi’nin bir yapısıdır.

Mevlevî (Türbe) Camii:

Halk arasında “Türbe” ve “Mevlevî Camisi” adlarıyla da anılmaktadır. Binanın yıkılmasından sonra, 1844’te Abdülmecit tarafından yeniden yaptırılmıştır. Büyük yangın sonucu yanan mevlevihane, 1905’te II.Abdülhamit’in emriyle ondörtbin altın harcanarak büyük bir onarım daha geçirmiştir.

Afyonkarahisar mevlevîhanesinin diğer mevlevihaneler arasında ayrı bir yeri vardı. Mevlevîlik töresinde Konya’dan sonra ikinci sırayı alır. Semahane, mutbah ve öbür bölümleriyle birlikte esasen büyük bir mevlevîhanedir.

            Kesme taştan yapılan binanın kapısı üzerinde, kitabe yerine kabartma bir Mevlevî külâhı yer alır. Tek şerefeli minaresi batıdadır.Kuzeye bakan cümle kapısından merdivenlerle çıkıldıktan sonra dedelerin hücreleriyle çevrili, ortasında şadırvan bulunan büyük bir avluya girilir. Eskiden Mevlevîhanenin doğusunda bulunan “Şeyh evi” yangından sonra yıkılmıştır. Kapının sağındaki mutbahın bir bölümünde çilehane yer alır. Kasnağındaki renkli camlı pencereleriyle büyük kubbe, örtü sistemini oluşturur. Semahanenin doğusundaki şerbethanenin üst katında semahaneye bakan, kafeslerle çevrili kadınlar mahfili vardır. Semahanenin sol tarafı türbe bölümüdür. Türbede Mevlevî şeyhlerine ait on iki ahşap sanduka bulunmaktadır. Mevlâna’nın torunlarından Âbâ Pûş-i Veli, Sultan Dîvanî (Mehmet Semâi Çelebi), Hızır Şah Çelebi gibi Mevlevî büyükleri ile Şah İsmail’in oğlu Elkas Mirza da burada yatmaktadır.

TÜRBELER:

Kadınana Türbesi:

XIII.yüzyılda Selçuklu Sultanı III. Alaaddin Keykubat’ın üç kızından biri olan Asiye Hatun için yapılmış tek kubbeli kare plânlı bir yapı olup 1940’ta onarım görmüştür. Kemerli kapısı doğuya bakar. Türbede tek sanduka vardır.

Abdürrahim Karahisarî Türbesi:

Mısrî Mahallesi’nde, Mısrî Camisi’nin güney duvarına bitişiktir. Kare plânlı büyük bir kubbeyle örtülü olan türbede, XV.yüzyılda yaşamış olan Akşemseddin’in halifesi, mutasavvıf Şeyh Abdürrahim Karahisarî ile damadının sandukaları bulunmaktadır.

Mevlevî Türbesi:

            Zaviye Mahallesi’ndeki Türbe Camisi’ndedir. Cami içinin sol yanını kaplar. Burada 12 Mevlevî sandukası yer alır. Bu sandukalar, Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin altıncı kuşaktan torunu Mehmet Semâî, sekizinci kuşaktan torunu Hızır Şah, Muğla Mevlevî Şeyhi Şahidî İbrahim Dede(Muğla’da Şahidi Camisi’nin bahçesindeki türbede de gömülü olduğu söylenmektedir. ) ve Şah İsmail’in oğlu Elkas Mirza ile diğer şeyhlere aittir.

Sahipler Türbesi:

Kare plânlı, tek kubbeli, kârgir bir yapıdır. Ön yüzü kesme taşlarla kaplıdır. Türbede 10 sanduka vardır.

Esirüddin Ebherî Türbesi:

Çay-Eber kasabasında Selçuklu tarzında bir kümbettir. Alt katı taş duvarlı, üst katı tuğladan örülmüş sekiz köşeli kümbet tipi bir anıt mezardır. Esirüddin  Ebheri adındaki bu kişi, Selçuklu Devletinin son zamanlarında yaşamış bir bilgin olup “İsagoci” adlı mantık kitabı yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur.

Karacaahmet Türbesi      :

İhsaniye ilçesi, Karacaahmet kasabasındaki camiye bitişik olan türbe içinde, Karacaahmet ve müridlerine ait mezar yerleri (merkadler) bulunmaktadır.

Abdülkadir Ceylanî Türbesi:

Bolvadin ilçesi, Ağılönü mahallesinde Abdülkadir Geylanî’nin torunlarından olan Abdülkadir Geylânî’ye ait bir türbe ve yanında camisi bulunmaktadır.

Kureyş Baba Türbesi :

Sinanpaşa ilçesi, Boyalı köyünde, Akkoyunlu beylerinden Kureyş Bey’e ait olduğu söylenen alt kısmı kare, üst kısmı sekizgen gövde ve sivri külâhlı bir yapı olup, Selçuklu dönemi taş işçiliği ile önem kazanmış kümbet tipi bir anıt mezardır.

KÜLLİYELER:

Çay/Taş Külliyesi   :

Medrese (cami), çeşme, hamam ve kervansaraydan meydana gelen Selçuklu dönemi eserler topluluğudur. III.Gıyaseddin Keyhüsrev emriyle, Yakup oğlu Yusuf Bey tarafından Mimar Oğul Bey’e H.677 (M.1278) yılında yaptırılmıştır. Tuğla ve çini bezemeli olarak yapılan medrese, daha sonra camiye dönüştürülmüş, çeşme, hamam ve kervansarayın avlusu yıkılmış, yalnızca kışlık bölümü kalmıştır. Taşhan olarak bilinen bu kışlık bölüm, ayaklar üzerinde tonoz örtülü bir yapıdır.

Sinanpaşa (Boyalı) Külliyesi :

                Sinanpaşa ilçesi Boyalı köyünde hanikah ile kümbet ve eyvan tipi iki anıt mezardan meydana gelen Selçuklu dönemi eser topluluğudur. Sivri kemerli tonozlu eyvan tipi mezar odası ile hanikah hakkında fazla bir bilgi yoktur. Sekizgen planlı ve külahlı kümbetin Kureyş Bey’e ait bir anıtmezar olduğu sanılmaktadır.

Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Külliyesi    :

Fatih’in Sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından H.877 (M.1472) yılında Mimar Ayaz Ağa’ya yaptırılan cami, hamam ve medrese günümüze kadar kullanıldığı için koruna gelmiş, imaret ise yıkılmış, yalnızca külliyede adı kalmıştır. Açık avlulu ve iki yanı önü revaklı odalarla çevrilidir. Odalar birer kubbe ile örtülüdür. Karşıda biri büyük, biri küçük iki kubbe ile örtülü iki büyük oda vardır.

Sincanlı/Sinanpaşa Külliyesi     :

Sinanpaşa ilçe merkezinde Osmanlı vezirlerinden Celâleddin Sinan Paşa tarafından H.931 (M.1525) yılında cami, imaret, sıbyan mektebi ve hamam yaptırılmıştır. Bu yapı topluluğu çevresinde daha sonra bugünkü Sincanlı yerleşimi kurulmuştur.